"Emisyonlar arttıkça deniz seviyesinin yükseldiği gibi Azerbaycan'ın yıllık BM iklim zirvesine ev sahipliği yapacağı haberi bazı çevreler tarafından "yeşil aklama" suçlamalarıyla karşılandı. COP29 yaklaştıkça bu sesler daha da yükseliyor."
Oxu.Az'ın haberine göre, Bakü'de düzenlenecek Euronews tarafından COP29 İklim Zirvesiyle ilgili yayınlanan makalede bu fikirler ifade edildi.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı - Cumhurbaşkanlığı İdaresi Dış Politika Meseleleri Şubesi Müdürü Hikmet Hacıyev Euronews'da yayımlanan makalesinde, "Azerbaycan'ın COP'taki tek hedefi ülkeler arasındaki görüş farklılıklarını ortadan kaldırmaktır" dedi.
Hikmet Hacıyev makalesinde, Azerbaycan'ın COP29'a ev sahipliği yapmasıyla bağlantılı olarak ortaya atılan "yeşil aklama" suçlamalarına değiniyor ve bu suçlamaları reddederek, ülkemizin petrol ve doğalgaz üreticisi olarak geçmişini saklamak yerine, açıkça bunu gösterdiğini vurguluyor.
Makalenin yazarı, Azerbaycan'ın petrol ve gazla ilgili geçmişinin ve bu alandaki başarılarının yadsınamaz olduğunu belirtiyor.
Yazıda, dünyanın ilk ticari kuyusunun 19. yüzyılda Bakü'de kazıldığı, Azerbaycan'ın uzun süre petrol ve gaz üretimine dayalı bir ekonomiye sahip olduğu, tüm bunların ülkenin sanayileşmesinin ve ekonomik kalkınmasının temellerini attığı vurgulanıyor.
Bu, Azerbaycan'ın iklim değişikliği konusunda kendini savunurken enerji üretimindeki rolü konusunda herhangi bir kompleksinin olmadığını gösteriyor.
Bunun Azerbaycan'ın ekonomik büyümesini ve sosyal kalkınmasını daha da güçlendiren önemli bir faktör olduğu söyleniyor.
"Küresel atıkların %0,01'ini oluşturan Azerbaycan sanayideki rolünden çekinmiyor. Petrol ve gaz gelirleri sağlık, altyapı ve eğitim yatırımlarını finanse etti ve SSCB'den bağımsızlık kazandıktan bu yana kişi başına düşen GSYİH'nın 10 kat artmasına yol açtı" diye makale belirtildi.
Avrupa'nın kömür talebinin arttığı bir dönemde Azerbaycan'ın Avrupa'ya enerji ihracatının, özellikle de gaz tedariki önemli rol oynadığı belirtiliyor.
Makalede, "Azerbaycan, doğalgaz sağlayarak Avrupa'nın daha kirli ve ekolojik açıdan zararlı kömüre dönmesini engelledi. Bu, Azerbaycan'ın enerji tedariği alanındaki önemli rolünü ve bölgesel güvenliğe katkısını ortaya koyuyor" vurgusu yapıldı.
Azerbaycan'ın enerji politikasının sadece ekonomik fayda sağlamayı değil, aynı zamanda küresel enerji güvenliğini desteklemeyi de hedeflediği kaydedildi.
Makalede, Azerbaycan'ın ve diğer fosil yakıt üreticilerinin COP'a ev sahipliği yapmasının engellenmesi fikrine karşı bazı eleştirmenlerin öne sürdüğü argümanlara karşı çıkılıyor:
"Üreticiler COP sahibi olmaktan mahrum bırakılacaksa, fosil yakıtları ithal eden ve yakan tüketen ülkeler de bu sorumluluktan kurtarılmamalıdır. Ancak dünyadaki hiçbir ülke, gerek üretici, gerekse tüketici olarak, bunu tam olarak karşılayamıyor. Azerbaycan'ın küresel gaz talebi ve bunu ödeyen piyasalar üzerinde çok az kontrolü var. Ama önere bileceği alternatif var. Hazar Denizi'ndeki geniş rüzgar enerjisi rezervleri yurt içi talebin çok üzerindedir. Bu proje Hazar Denizi'ndeki geniş rüzgar enerjisi rezervleri, sadece Azerbaycan'ın enerji arzı için değil, aynı zamanda Avrupa'nın enerji arzı için de önemli. Enerji güvenliği gibi büyük ölçekli projeler sadece bir ülkenin katılımını değil, aynı zamanda üreticiler ve tüketiciler arasında iş birliği ve bağlılığı da gerektiriyor."
Bazı çevrelerin COP'u düzenleyen ülkeleri eleştirmekte daha rahat oldukları ancak bu yaklaşımın gerçek bir çözüm veya somut bir eylem sağlamadığı belirtiliyor.
Yazıda, "Azerbaycan bu Zirveye ev sahipliği yapmayı beklemiyor olsa da, etkinliğin düzenlenmesi ülkenin çevresel sorumluluğunu ciddi şekilde kabul ettiğinin ve gelecekte farklı bir enerji modeline geçme arzusunun göstergesidir", diye kayedildi.
Makalede ayrıca Azerbaycan'ın jeopolitik nedenlerden dolayı uzun süre COP'tan mahrum kaldığı vurgulanıyor.
"Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarının yaklaşık beşte birini işgal etmesi bölgede ciddi gerginlik yaratmış ve Azerbaycan'ın uluslararası düzeyde böylesine önemli bir etkinliğe ev sahipliği yapmasını engellemiştir.
Azerbaycan'ın 2020 yılında Ermenistan'ın işgal ettiği toprakları geri alması sadece askeri açıdan değil diplomatik açıdan da önemli bir dönüm noktasıydı. Toprak bütünlüğünün sağlanmasının ardından uluslararası düzeyde daha fazla destek kazandık ve yeni diplomatik fırsatlar ortaya çıktı. Ayrıca tarihi barış müzakereleri çerçevesinde Ermenistan, Azerbaycan'ın COP'a ev sahipliği yapma önerisini destekledi ve resmi Bakü de onun Doğu Avrupa Grubu COP Bürosu üyeliğine seçilmesini destekledi. Bu bakımdan Azerbaycan'ın ev sahipliği yapmasının bazı eleştirmenler tarafından "barışın yıkanması" (peace-washing) olarak değerlendirilmesi, olumsuz tutumun ve ülkemizin barış anlaşması yönünde ilerleyişi konusundaki şüphelerin göstergesidir.
Azerbaycan'ın bu etkinliğe ev sahipliği için seçilmesi aslında iki ülke arasındaki barış görüşmelerinin bir sonucudur. Bu, Azerbaycan'ın bölgesel barışa ve uluslararası işbirliğine verdiği önemi teyit ediyor ve bu tür eleştirilerin sadece sembolik olduğunu gösteriyor " sözlerine makalede yer verildi.
Azerbaycan'ın gelişmiş ülkelere çağrıda bulunarak, COP29'da küresel emisyonların azaltılması konusunda verdikleri sözleri hayata geçirmek için yeni bir iklim fonu kurulmasını önerdiğini söyleyen Hikmet Hacıyev, iklim konusunda ön sıralarda yer alan gelişmekte olan ülkelerin korunmasının önemine dikkat çekti.
"Azerbaycan'ın bu yaklaşıma verdiği destek, hem adalet hem de sürdürülebilir kalkınma ilkesine bağlı kalmayı amaçlıyor. Bu, "ortak ama farklılaştırılmış sorumluluklar" ilkesiyle, yani tüm ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadeleye katılması gerektiği ilkesiyle tamamen tutarlıdır, ancak bu, almaları gereken gelişmişlik düzeyi dikkate alınarak farklı sorumluluklar üstlenirler. Bu kompleks ve zor bir iştir. Bazıları için basit ve ucuz eleştirilere sığınmak daha kolaydır", diye Hikmet Hacıyev makaleyi tamamladı.
Görüşler