Türkiye'de dün ülkenin en önemli savunma sanayi kurumlarından olan TUSAŞ'a terör saldırısı düzenlendi. Düzenlenen terör saldırısı sonucunda 5 kişi şehit oldu, 22 kişi yaralandı. Saldırıyı düzenleyen iki terörist etkisiz hale getirildi.
Oxu.Az'ın haberine göre, saldırının sebep ve amaçları ile ilgili konuşan Bahçeşehir Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi başkanı, terör ve güvenlik uzmanı Abdullah Ağar, birkaç iç ve dış olasalıktan bahsetti:
"TUSAŞ'a düzenlenen terör saldırısında muhakeme etmemiz gereken son derece önemli başlıklar var. Bunlardan birincisi, savunma sanayi alanında geldiğimiz noktadır ve üretmeğe başladığımız bağımsızlık ve bunun tam bağımsızlığa doğru ilerlemesi. Yani ülkemizin ihtiyac duyduğu savaş uçaklarını, hava savunma sistemlerini, hava taarruz füze sistemlerini, İHA'ları, helikopterleri ve uzay sanayiini TUSAŞ tesislerinde geliştirmesinden büyük ölçüde rahatsızlık duyanlar var. Bunlar Türkiye"nin rakipleri ve devletimizin jeopolitik, stratejik bir bağımlılık üretmesi ihtirasını devam ettirenlerdir. Bundan kaynaklanan bir terör saldırısında bahsettiğimiz hususlarla ilgili bir mesaj olabilirmi? - Bu olabilir. İkinci yaklaşım da Orta Doğuyla bağlı. Orta Doğu"da büyük bir gerilim var. Bu istikrarsızlığa bir şekilde Türkiye'yi de dahil etmek istediklerini gözlemliyoruz. Şimdi de gelişen olaylar ülkemizi doğrudan ve dolaylı yoldan etkiliyor, aynı zamanda Türkiye süreçleri bir şekilde etkiliyor. Bölgede büyük bir gerginlik ve onun üretmiş olduğu pek çok iddialar, iftiralar, ithamlar, hakaretler, itibarsızlaştırmalar, şeytanlaştırmalar söz konusu. Saldırının bununla da bağlantılı olabileceği ihtimalini gözardı edemeyiz. Üçüncüsü, bir insiyatif geliştirilmeye çalışıldığı gözüküyor. Medyada teröristbaşı Öcalan'ın Kandil'le, PKK'nın Suriye'deki kolu YPG/PYD ile görüştürüldüğü ile ilgili iddiaları okuduk. Daha sonrasında tabii Sayın Bahçeli'nin yapmış olduğu birtakım jestler ve açıklamalar var. Söz konusu insiyatifin geliştirilmesi ile ilgili daha önce geçmiş zamanda yaşanmış olan benzer insiyatiflere bakarak birilerinin bundan rahatsızlık hissetmesi ihtimalinin son derece yüksek olduğunu söyleye biliriz. Kendi kana doğranmış terör ekmeklerini yemek isteyenler, terör örgütü üzerinden onun içerisinde ve dışında bir düzen kurmuş olanlar, terörden nemalanlar, terörden güç alanlar, etki ve Türkiye üzerinde bir baskı üretenler bu şekilde kurtukları düzenin devamına dair bir arayış çerçevesinde böyle bir eylemi organize etmiş olabilirlermi? - Bu da mümkün."
Ağar, Türkiye'nin önemli NATO üyesi devlet olarak BRICS'e katılmasının da jeopolitik rahatsızlık oluşturduğunu belirtti:
"Bir diğer başlık da biraz utopik, sansasyonel gözükebilir. Ama bence son derece önemli, dikkat çekici ve şübhe uyandırıcı. Tataristan'ın başkenti Kazan'da bir BRICS toplantısı var. Tataristan'ın başkenti Kazan'da Zirve Toplantısı"na gitmişken, Türkiye'nin başkenti Ankara'nın Kahramankazan ilçesinde aynı gün, aynı saatlerde, hatta aynı anlarda bir terör saldırısı gerçekleştiriliyor. Bu husus utopik gözükebilir, ama benim çok dikkatimi çekiyor. Çünkü ilk defa bir NATO üyesi ülke Rusya ve Çin'in başat unsur olduğu jeopolitik organizasyona katılmaya dair insiyatif üretiyor. Yabancı medyada Türkiye, en çok bu temel başlıkla eleştiriliyor. Buradan hareketle Batı medyası bu kadar büyük bir rahatsızlığı dile getiriyorsa, Batı'nın güvenlik mekanizmaları bahsettiğimiz husustan her halda çok daha fazla rahatsız. Bu açılardan baktığımız zaman geçmişizde karşı karşıya kaldığımız bir takım terör eylemlerinin üretmiş olduğu bağlantılara baktığımız zaman söylediğimiz ihtimal akla geliyor. Hatta bence bu diğer konuların başına geliyor. Çünkü dünyanın geleceğini jeopolitik pozisyonlar belirleyecek ve şu an jeopolitik bir türbülans var. Jeopolitik türbülansın olduğu bir evrede Türkiye devletinin karar vericilerinin kararlarını manipüle etmeye yönelik böyle bir terör saldırısıyla karşı karşıya kalınabilirmi? - Bu konunun da bir olasılık olarak göz önünde bulundurulmasının son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Beşinci başlık da bununla ilgili. Şimdi bu bağlantıyı ben kurdum, sizlere anlattım ve siz bunu çok çarpıcı bularak olabilir dediniz. Bu "olabilir"i öngörmüş olan üçüncü taraf böyle bir eylemin altına imza atarak Türkiye"nin müttefikleriyle zaten yaşamış olduğu derin güven bunalımını daha derinleştirmek ve daha da kırılgan hale getirmek istemiş olabilirmi?-Bunu da düşünmek zorundayız, bu da bir olasılık.
Göre bildiğim bir diğer başlık da şu. Kazan'da son derece kritik bir Zirve var. Aynı gün Putin'le Erdoğan, Rusya ve Türkiye önemli konuların müzakere edileceği masaya oturdular. Bir terör saldırısı gerçekleşiyor, stratejik akıl başka bir yöne kayıyor. Yani en üst seviyede yapılan bir toplantının son derece önemli gündem başlıkları varken, bir terör saldırısı gerçekleşiyor ve herkes bunu konuşmaya başlıyor. Sayın Erdoğan görüşmeyle ilgili değil, terör saldırısına ilişkin açıklama yapmak durumunda kalıyor. Putin'in de durumu aynı. Stratejik aklı başka bir yere dağıtmak amacı olabilirmi? - Bunlar da ihtimaller arasında.
Biz altı olasılık saydık. Başka bir görmediğimiz sebebin olması mümkünmü? Bu da devletin yapmış olduğu araştırmadan sonra ulaşacağı kaynak kodlarındaki deşifreyle birlikte ortaya çıkacak. Doğru failin bulunması Türkiye'nin tepkisini oluştaracak en sağlıklı temel olur. "
Abdullah Ağar'dan Özel Açıklama: "TUSAŞ saldırısında BRICS ihtimali"
Söhrab İsmayıl
Görüşler