ABD'de 5 Kasım başbakanlık seçimlerinin sonucunda Donald Trump Devlet Başkanı oldu.
Oxu.Az'a konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Türkiye'nin Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Ali Fuat Gökçe, ABD'de başkanlık seçimleri prosedürü ile ilgili bilgi verdi:
"Amerika halkı 5 Kasım'da sandık başına giderek 47. başkanını seçti. ABD başkanlık sisteminde kasım ayının ilk Pazartesini takip eden Salı günü seçimler yapılıyor. Başkanlık seçimlerinde seçmenler aslında doğrudan doğruya başkan ve başkan yardımcısını seçmezler. Her eyaletten seçmenler, eyaletlerini seçiciler kurulu adı verilen bir kurultayda temsil edecek üyeleri seçerler. Seçimlerden sonra bu seçiciler kurulu toplanarak başkan ve başkan yardımcısı seçimini gerçekleştirir. Her eyaletin seçiciler kurulundaki üye sayısı o eyaletin Senato ve Temsilciler Meclisi üyelerinin toplamına eşittir. Delegelerin kullandığı oylar ise 6 Ocak 2025 tarihinde Temsilciler Meclisi Genel Kurulu toplantısında açılıyor ve başkanın kim olduğu netleşiyor."
Gökçe, Trump'ın propoganda kampanyası sürecinde yararlandığı konulara değindi:
"Son seçimlerden önce Joe Biden aday olacaktı. Ama Biden, sağlıq sorunları ve yaş sebebinden geri çekilmek durumunda kaldı ve Kamala Harris aday olduğunu ilan etti. Trump, 2020 seçimlerini yapılan seçim sonucunda kaybettiğini ve yeniden aday olacağını söylemişti. O söz konusu 4 yıllık süreçte büyük bir kararlılıkla ve plan dahilinde hareket ederek seçimi kazandı. Bunu kendisinin ve kampanyayı yürüten ekibin açıklamalarından anlıyoruz. Bir de mevcut sistemin, yani Demokratların Trump'a baskı uygulaması, onun çeşitli suçlamalarla ve hatta kimliği belirlenmeyen şahıslar tarafından suikastle engellenmek istenmesi sonuçları itibariyle onun halk nezdinde mağdur rolüne bürünmesine sebep oldu. Trump da bundan faydalandı. Suikast girişimleri sonrasında ve özellikle ilk suikast girişimde Trump"ın yumruğunu havaya kaldırarak söylemde bulunması toplum nezdinde büyük bir etki yarattı. Tüm toplumlarda halkın mevcut düzen tarafından mağdur edilen şahıslara karşı hassas olur. Bu hassasiyet üzerine de verilen destek artmış olur. Trump, suçlamalardan beraat etmesini ve diğer faktörleri çok aktif ve başarılı şekilde kullandı. Bir diğer husus ise ABD'yi yeniden "büyük Amerika" yapacağı söylemine sahip çıkması oldu. Bu çok önemliydi. Çünkü Trump"ın en çok üzerinde durduğu ülkenin borçlanması, ekonomik yönden gerilediği ile ilgili söylemlerdi. Bunların da sahaya yansımaları vardı. Tüm bunlar toplum nezdinde koşulların ağırlaştığına dair algı yaratmıştı. Trump, tüm bunları söylerken ülkenin savaşlara harcadığı paralara dikkat çekti. O tüm savaşları bitireceği ve söz konusu fonu ülkesine harcayacağı konusunda söylemde bulundu. Çünkü ABD dünyanın farklı yerlerinde meydana gelen savaş ve çatışmalara yüklü miktarda kaynak ayırıyor. Trump bahsettiğimiz konuyla ilgili söylem geliştirince toplum nezdinde bunun karşılığını buldu. Diğer bir husus ise ekonomik koşulların ağırlaşmasına sebep olan mülteci, düzensiz göç konusu oldu. Trump, bunu önleyeceğini söyledi ve bunun da meyvesini aldı. Sonuç olarak, Meksika sınırı kentlerde oylarını yükseltti. Salıncak eyaletler olarak tabir edilen Michigan, Nevada ve diğer eyaletlerde 2020 seçimlerinde kaybeden Trump, son seçimde bunu kazandı. Biraz önce belirttiğimiz suikast girişimleri de Cumhuriyetçilerin sandığa gitmesine sebep olabilir. ABD"de seçmenlerin %66'sı seçimlere katılıyor, son seçimlerde ise %34'lük kısma dahil olan Cumhuriyetçilerin seçime katılması Trump"a seçimi kazandırdı."
Akademisyen, Ukrayna savaşının durdurulması koşullarından ve Trump'ın bu yönde atabileceği adımlardan bahsetti:
"Bu süreçte önemli olan bir başka konu Trump'ın dış politikayla ilgili, yani Rusya-Ukrayna savaşı, İsrail meselesi ve Çin-Pasifik konusuyla bağlı söylemleridir. ABD, Pasifik bölgesinde Çin'le başbaşa kalmak istiyor, bu sebepten Rusya, Pakistan ve Hindistan gibi ülkeleri farklı politikalarla ondan uzaklaştırmaya çalışıyor. Bunun yanı sıra Yeni Zelanda, Japonya ve Güney Kore gibi ülkeleri etrafına toplayarak Çin'i yalnızlaştırma politikası güdüyor. Çünkü geleceğe yön veren teknolojik gelişim ve üretim için gerekli minerallerin %902ı Çin'dedir. Bu konu ABD'nin 2022 yılında yayımlanan Ulusal Güvenlik Strateji Belgesinde de geçmektedir. Dolayısıyla ABD Çin ile yalnız başına mücadele etmek istiyor. Trump, yaptığı konuşmalarda Ukrayna savaşını bitireceğini söyledi. Eski NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in de söylediği gibi Ukrayna savaşının amacı Rusya"yı yok etmek değil, onu zayıflatmaktır. Eğer Trump Rusya'nın zayıfladığına kanaat getirirse, bu olabilir. Peki bu nasıl olacak? ABD, Rusya ve Ukrayna'yı masaya oturtur, ama o zaman Donbas bölgesi Ukrayna"nın elinden çıkar. Aksi taktirde Rusya"nın masaya oturacağını düşünmüyorum. Böyle bir denklemde ise savaş amacına ulaşmamış olur. Çünkü savaşın amacı Rusya'yı zayıflatmak ve Ukrayna'yı NATO'ya almaktır. Peki savaş devam ederse durum nasıl gelişecek? Bu durumda savaşın düşük yoğunlukla devam edeceğini ve Trump"ın savaşın maliyetini Avrupa ülkelerine yükleyeceğini düşünüyorum."
Gökçe, Trump"ın İran"ı nükleer silaha sahip olmak hedefinden vazgeçirmesi halinde Orta Doğu"da ateşkesin sağlanmasının mümkün olduğunu kaydetti.
"Orta Doğu bölgesinde ABD'nin temel amacı İsrail'in bekasını sağlamaktır. Onun için bölgede çeşitli politikalar geliştiriyor ve çatışmaları körüklüyor. Yeni düzen olarak nitelendirilen husus da budur ve bunun için en büyük tehdit İrandır. Birkaç gün önce Trump konuşmasında İran"ın kesinlikle nükleer silaha sahip olmasını istemediklerini ama kendilerini geliştirmelerine karşı olmadıklarını belirtti. İran"ın dini lideri Hamaney"in de nükleer silah konusunda çekingelerinin olduğunu biliyoruz. Dini inancın gereği olarak nükleer silaha sahip olunmaması gerektiğini savunan Hamaney bunu biraz geri planda tutuyor. Yeni seçilen Mesud Pezeşkian hükümetinin Batı yanlısı politika izlemek istemesi İran ile ABD'yi yan yana getirebilir. Eğer İran nükleer silah yapımından vazgeçerse ABD ile ilişkilerini düzeltebilir. Bu da İsrail'in işine yarar. Dolayısıyla böyle bir anlaşmanın sağlanması durumunda Orta Doğu'da ateşkesi elde etmenin mümkün olacağını söylemek mümkün."
Doç.Dr. Ali Fuat Gökçe açıklamasında, yeni dönemde Türkiye ve ABD ilişkileriyle ilgili aşağıdaki ifadelere yer verdi:
"Diğer önemli nokta Türkiye ile olan ilişkilerdir. Burada en önemli etken ABD'nin PKK'ya verdiği destektir. Genel olarak tüm bahsettiğimiz konular birbiriyle bağlıdır. İran'la anlaşma sağlanması durumunda PKK'ya verilen destek de durdurulacaktır. Bu aynı zamanda Gazze konusunda tarafları iki devletli çözüme yaklaştırır. Çünkü burada temel sorun İsrailin bekasıdır ve bu çözülürse barış görüşmeleri başlayabilir."
Akademisyen, Trump'ın Güney Kafkasya'da Azerbaycan'la ilişkileri iyileştirilmesi için adımlar ata bileceğini söyledi:
"Yeni dönemde ABD'nin Güney Kafkasya'da izleyeceği politika da önemli. Çünkü şu anda ABD, Ermenistan ordusunu eğitiyor, donatıyor. Buradan ABD'nin çıkacağını düşünmüyorum. Bölgede onun için diğer ülke Gürcistan. Trump Azerbaycan'la ilişkileri düzeltebilir. Burada esas sorun ABD"nin Rusya'yı ve İran'ı kısıtlamak için Ermenistan'a girmesidir. Biz ABD'nin Fransa ile birlikte Ermenistan ordusunu eğittiğini görüyoruz. Bu elbette Azerbaycan için gelecekte tehdit olabilir. Buna dikkat etmek gerekiyor. Sonuç olarak Trump'ın Ukrayna savaşının, Gazze savaşının önüne geçmesi, Çin ve Güney Kafkasya politikasını değiştirmesi gerginliğin genişlemesini engellenebilir."
Doç.Dr. Ali Fuat Gökçe: "Trump vaatlerini yerine getirmek için bunları yapmak durumunda" - ÖZEL
Görüşler